Radyo Forum Sizin siteniz Menzile giden yol |
|
| Kehf suresi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
t.t As teğmen
Mesaj Sayısı : 150 Yaş : 41 Nerden : ispanya Kayıt tarihi : 23/12/08
| Konu: Kehf suresi Ptsi 17 Ağus. - 13:46 | |
| KEHF SURESİ PEYGAMBERİMİZ'İN DİKKAT ÇEKTİĞİ BİR SUREDİR Kuran'da aktarılan geçmiş kavimlere dair kıssalar da insanlara pek çok konuda yol göstericidir. Peygamberlerin hayatları, kavimlerine yaptıkları tebliğler ve uygulamaları iman edenler için birer örnektir. Bunun yanı sıra Kuran'da geleceğe dair işaretler ve müminlerin üzerinde düşünmesi gereken bazı sırlar da vardır. Kehf Suresi bunlardan bir tanesidir. Kehf Suresi Peygamberimiz Hz. Muhammed'in ve pek çok İslam aliminin dikkat çektiği bir suredir. Kehf Suresi'nde aktarılan Kehf ve Rakim Ehli'nde, Hz. Musa ve ilim sahibi kişi ile ilgili olaylarda ve Hz. Zülkarneyn kıssasında pek çok sırlar ve ahir zamana işaret eden birçok ifadeler bulunmaktadır. Kehf Suresi'nin ahir zamanla bağlantısı bulunduğuna dair Peygamberimiz (sav)'in pek çok hadisi mevcuttur. Bu hadislerden bazıları şu şekildedir: Nevvas b. Seman el-Kilabi'den (ra) rivayet edilmiştir.
"Sizden kim Deccal'e yetişirse Kehf Suresi'nin evvelini onun üzerine okusun. Bu surenin sonu Deccal'ın fitnesinden kurtuluşunuzdur." (Sünen-i Ebu Davud, 5/121) Ebu Ümame el-Bahili'den rivayet edilmiştir.
". kim onun (Deccal'in) cehenneminin belasına uğrarsa Allah'tan yardım dilesin ve Kehf Suresi'nin ilk ayetlerini okusun ki ateş İbrahim (as)'a olduğu gibi bu ateş de o kimseye soğuk ve selamet olsun." (Sünen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi,
KEHF SURESİ'NDE SIRLAR VE AHİR ZAMANA DAİR İŞARETLER BULUNMAKTADIR Hz. Muhammed (S.A.V)'in Müslümanlara Kehf Suresi'ni mutlaka okumalarını tavsiye etmesinin hikmetlerinden biri, Kehf Suresi'nin ahir zamana bakan çok önemli işaretler taşımasıdır. Kehf Suresi'nde, ahir zamanda çıkacak olan Deccal'den ve onun yeryüzüne yaymak istediği dinsizlik akımlarından korunmak ve insanlığa bela getirecek olan bu fitneye karşı mücadele edebilmek için gerekli işaretler, ayrıca Müslümanların istifade edebileceği dersler bulunmaktadır. Peygamberimiz (sav)'in ahir zamanda bu sureyi dikkatle okumayı ve ezberde tutmayı tavsiye etmesi, bu duruma açık bir işarettir. Ayrıca Ashab-ı Kehf'in inkarcı kavmi içinde yaşadıkları, ardından Hz. Musa'nın Allah'ın rahmet verdiği bir kişiden öğrendiği derin ilim ve bunun da ardından Hz. Zülkarneyn'in tüm dünyaya hakimiyet kurarak İslam ahlakını yayması üzerinde düşünülmesi gereken konulardır. Dikkatle okuyanlar göreceklerdir ki, bu surede kıyamete yakın bir dönem olan ahir zamana, ahir zamanda yaygınlık kazanacak olan inkarcı sistemlerin uygulamalarına ve Allah'ın bu batıl sistemleri, hakkı göndererek darmadağın etmesine yönelik çok önemli işaretler bulunmaktadır. Söz ettiğimiz bu dönem Allah'ın izniyle çok yakındır ve insanların bu konu üzerinde derin derin düşünmeleri çok daha büyük bir ehemmiyet kazanmıştır. Bu nedenle tüm Müslümanların Kehf Suresi üzerinde dikkatle düşünmeleri, her bir ayeti diğer Kuran ayetleri doğrultusunda incelemeleri ve akılda tutmaları son derece önemlidir.
EHF SURESİ'NDE, KEHF EHLİ'NİN OLAĞANÜSTÜ DURUMU ANLATILMAKTADIR
Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın? O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl)." (Kehf Suresi, 9-10)
| |
| | | t.t As teğmen
Mesaj Sayısı : 150 Yaş : 41 Nerden : ispanya Kayıt tarihi : 23/12/08
| Konu: Geri: Kehf suresi Ptsi 17 Ağus. - 13:48 | |
| Gençlerden oluşan Kehf Ehli'nin yaşadıkları alışılmışın dışında, metafizik olaylardır. Hayatlarının her anı mucizevi gelişmelerle doludur. Peygamber Efendimizin hadislerinde Ahir zamanla bağlantısına dikkat çekilen Kehf Ehli'nin Kuran'da anlatılan bu durumu, Ahir zamanda da insanların olağan dışı, metafizik olaylarla karşılaşabileceklerine bir işarettir. Kehf Suresi'nin 10. ayetinde gençlerin bir yere "sığındıkları" bildirilmektedir. Kıssanın sonraki ayetlerinden anlaşıldığına göre, Kehf Ehli'nin mağaraya sığınmalarının nedeni dönemin baskıcı sisteminin oluşturduğu ortamdır. Kendi fikirlerini rahatça söyleyemeyen, doğruları anlatamayan, Allah'ın dinini gerektiği gibi tebliğ etmeleri engellenen Kehf Ehli, çözümü bu toplumdan uzaklaşmakta bulmuştur. Ancak bu durum, uzaklaşıp bekleme manasında değildir. Kehf Ehli mağaraya sığınmış, yaptıkları işleri Allah'ın kolaylaştırması, kendilerine rahmetinden yayması için dua etmişlerdir. Kısacası Kehf Ehli'nin mağaraya sığınmasının nedeni sadece beklemek değil, kendilerini bu süre içinde geliştirmek olmuştur. Ahir zamanda da totaliter rejimlerin olduğu yerlerde baskı altında olan Müslümanlar kendilerini gizleyeceklerdir. Bu vesileyle Allah'ın kendi üzerlerindeki rahmetini artırmasını, işlerini ve dine düşman fikir akımlarına karşı yürüttükleri mücadeleyi daha da kolaylaştırmasını umacaklardır. Ashab-ı Kehf'in gizliliği belirli bir süreye kadar devam etmiştir Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık. (Kehf Suresi, 11-12) Kehf Ehli'nin yaşadığı haber verilen bu uyku halinin nedeni, kadere tabi olmanın getirdiği tevekkül ve huzur olabilir. Çünkü tüm kainatı bir kader üzere yoktan yaratan Allah, dünyada gerçekleşen bütün olayları da Müslümanların lehine tanzim etmektedir. Günümüzde de bir kısım Müslümanlar bir nevi rahmani uyku içindedirler. Bu sayede, insanları dinden uzaklaştırmaya çalışan materyalist ideolojilerin sebep olduğu belaların dehşetinden ve şiddetinden etkilenmemektedirler. Bu maddeci akımlar yüzünden oluşan ahlaki dejenerasyondan, zulüm ve kargaşadan etkilenmeden Kuran ahlakını yaşamayı sürdürmektedirler. Ashab-ı Kehf'in gizliliği, ayetten de anlaşıldığı gibi, belirli bir süreye kadar devam etmiştir. Daha sonra Allah'ın takdir ettiği zamanda, O'nun dilemesi ile bu gençler uyanmışlardır. Kralın karşısında inançlarını açıkça dile getirmişlerdir Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi'dir; İlah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız." (Kehf Suresi, 14) | |
| | | t.t As teğmen
Mesaj Sayısı : 150 Yaş : 41 Nerden : ispanya Kayıt tarihi : 23/12/08
| Konu: Geri: Kehf suresi Ptsi 17 Ağus. - 13:49 | |
| Ayette, Kehf Ehli'nin gizlendikleri dönem sona erdiğinde, kralın karşısına çıktıkları belirtilmektedir. Bu dönem, Allah'tan başka güçlerin ilah haline getirildiği, inkarın insanlar arasında yayıldığı ve din ahlakından uzaklaşıldığı bir dönemdir. Müslümanların inançları baskı altına alınmıştır. Buna rağmen Kehf Ehli krala hiçbir koşulda "Allah'a Bir olarak iman etmekten" vazgeçmeyeceklerini, Allah'tan başka hiçbir şeye tapmayacaklarını söylemişlerdir. Eğer usulen de olsa tersini söyleyecek olsalar, bununla Allah'a karşı suç işlemiş olacaklarını samimi kanaatleri olarak ifade etmişlerdir. Dönemin baskıcı, zalim ve otoriter kralı karşısında gösterdikleri bu cesur ve kararlı tutum, onların samimi Müslümanlar olduklarının da bir delili niteliğindedir. Herşeyi kaderde en güzel şekilde Allah yaratır ve Allah dilemedikçe hiçbir güç onlara bir zarar veremez. Bu gerçeği bildikleri için çok güzel bir tevekkül ve kararlılık örneği göstermişlerdir. Kendi milletlerine Allah'ın dinini tebliğ etmişlerdir "Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?" (Kehf Suresi, 15) Bu ayette, Kehf Ehli'nin kendi milletlerine karşı yaptıkları tebliğ faaliyetinden bahsedilmektedir. Onlar, kendi dönemlerindeki müşrik topluluklara Allah'ın dinini tebliğ etmiş, onlardan Allah'a şirk koşmaktan vazgeçmelerini istemişlerdir. Ayrıca müşrik topluluklarını inkarlarını dayandıracakları bir delil göstermeye davet etmişler, onlar bir delil getiremediklerinde de müşriklerin yalancılıklarını ve iftiralarını açıklamışlardır. Aynı Kehf Ehli'nin yaşadığı dönemde olduğu gibi asrımızda da Müslümanlar Allah'tan başkasını ilah edinenlerden deliller istemektedirler. Ahir zamanda maddeyi ve tesadüfleri ilah olarak tanıtan putperest bir inanç mevcuttur; bu inanç Darwinizm'dir. Darwinizm, tüm kainatın başıboş ve rastgele tesadüfler sonucu oluştuğunu iddia eden, doğada sadece güçlü olanın hayatta kalacağı şekilde çatışmaya ve şiddete dayalı bir sistem olduğunu savunan din karşıtı bir iddiadır. Gerçekte Allah'ın sonsuz güç ve kudretiyle yoktan var ettiği cansız ve canlı varlıkları, başıboş tesadüflerin meydana getirdiğini iddia eden Darwinistler, bu iddialarıyla Allah'a karşı çok büyük bir iftirada bulunmaktadırlar. İnkarcıların fikir sisteminden tamamen uzaklaşmışlardır (İçlerinden biri demişti ki "Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın." (Kehf Suresi, 16) İnkarcıların baskıları neticesinde Kehf Ehli, kendilerini tamamen tecrit etme ve inkarcılardan tamamen koparma ihtiyacını hissetmişlerdir. Mağaraya sığınma da bu tecrit durumunu ifade etmektedir. Allah bu dönemde Kehf Ehli'nin üzerindeki nimetini yaymış, onlara pek çok konuda kolaylık sağlamıştır. Bu kolaylık ve desteklerden en önemlisi ise iman edenlerin inkar edenlerin olumsuz etkilerinden uzak kalmaları olmuştur. Kehf Ehli'nin yaşamlarından alınacak bazı dersler Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." (Kehf Suresi, 19) Ayette ilk olarak Müslümanların, karşılaştıkları olaylarda bir karara varmadan kendi aralarında istişare etmelerinin önemine dikkat çekilmektedir. Bunun yanı sıra ayette Kehf Ehli'nin mağarada ne kadar süre kaldıklarıyla ilgili aralarında bir konuşma geçtiği de aktarılmakta, ardından ise bir kişinin "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir" dediği bildirilmektedir. Burada önemli olan husus, anlaşılmayan ya da sonucu bulunamayan herhangi bir konu olduğunda, müminlerin hemen "Allah bilir" deyip, hayır ve hikmeti Allah'a bırakmalarıdır. Çünkü gaybı sadece Allah bilir. Kehf Suresi'nin 19. ayetinde müminlere bazı işaretlerde daha bulunulmaktadır. Bunlardan birincisi müminlerin alışverişe gönderdikleri kişiden herhangi bir yiyecek değil, temiz yiyecek istemeleridir. Ayrıca dikkat çekilen diğer bir husus da müminlerin yiyecek almak için şehri tercih etmeleridir. Bunun nedeni şehirde çok daha geniş imkan ve seçim alternatifi olması olabilir. Ayette müminlere bir başka hatırlatmada daha bulunulmaktadır. Bu da müminlerin her zaman için nezaketli ve saygılı olmalarıdır. Bu, Allah'ın Kuran'da bildirdiği güzel ahlakın bir gereğidir. Kehf kıssasında ayrıca Müslümanların ahir zamanda daha ziyade evlerinde bulunacaklarına işaret ediliyor olabilir. Bunun nedeni de, komünizm, faşizm gibi din dışı ideolojilerin hakim olduğu bu büyük fitne döneminde, dışarı çıkıp hedef haline gelmemek, dikkat çekmemek olabilir. Ayette aynı zamanda müminlerin gerektiği durumlarda, uzun zaman evlerinde kalarak kendilerini ilim ve bilgi yönünden geliştireceklerine dikkat çekiliyor olabilir. Nitekim Peygamberimiz (sav)'in de ahir zaman konusunda kendisinden tavsiye isteyenlere, ". evlerinizin yiğiti olunuz, oradan ayrılmayınız!" ve "evinden dışarı çıkma!" şeklinde tavsiyelerde bulunduğu bildirilmektedir. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Kıyamet Alametleri, Mütercim: Naim Erdoğan, 7. baskı, Pamuk Yayınları, s. 155-156) | |
| | | t.t As teğmen
Mesaj Sayısı : 150 Yaş : 41 Nerden : ispanya Kayıt tarihi : 23/12/08
| Konu: Geri: Kehf suresi Ptsi 17 Ağus. - 13:51 | |
| Kehf Ehli kendilerini gizlemek zorunda kalmışlardır Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız." (Kehf Suresi, 20) Bu ayette "taşa tutarlar" ifadesiyle terörist bir karakter tarif edilmektedir. Günümüzde de dinsiz ideolojilerin etkisi altında kalan insanlarda bu karakter açıkça görülür. Örneğin komünist ideolojiyi benimseyen teröristler, vatanı korumak için cansiperane mücadele eden devlet görevlilerine, polislere ve jandarmalara, sadece devlete olan düşmanlıkları nedeniyle taş atmakta, saldırmaktadırlar. Bunu yapmalarındaki amaç ise bu kişileri yıldırmak, güçlerini azaltmaktır. Bu yolla komünizm taraftarları, kendi din düşmanı ideallerini gerçekleştirebilmeyi, ülkelerini kaosa ve kargaşaya sürükleyerek komünist bir sistemi hakim etmeyi amaçlamaktadırlar. Bu yüzden ahir zamanda insanların, dünyaya beladan başka bir şey getirmeyen kanlı ideolojilerden uzak durmaları, din aleyhtarı ideolojilerin provokasyonlarına, kışkırtmalarına kanmamaları, bozguncuların tarafında yer almamaları son derece önemlidir.
KEHF KISSASI'NDA KIYAMET ALAMETLERİNE VE AHİR ZAMANA YÖNELİK ÖNEMLİ İŞARETLER VARDIR Böylece, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı) dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler. (Kehf Suresi, 21) Kehf Ehli'nin insanlar tarafından bulunması ise, iyi insanların iyilerle kendiliğinden buluşacaklarına, birbirlerinden uzakta bulunsalar da bir gün mutlaka biraraya geleceklerine işaret olabilir. Onların sayısını sadece Allah ve az sayıda kişi bilmektedir (Sonra gelen kuşaklar) Diyecekler ki: "Üç'tüler, onların dördüncüsü köpekleridir." Ve: "Beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. "Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez." Öyleyse onlar konusunda açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma. (Kehf Suresi, 22) Ayette geçen "onları pek az (insan) dışında kimse bilemez" ifadesiyle Allah, derin bilgiye sahip çok az sayıda kişinin, bu sayıyı bilebileceğine işaret etmektedir. Örneğin bu kişi Hz. Hızır olabilir. Bunun yanısıra Hz. Hızır'ın eğitiminden geçmiş ve ona tabi olmuş talebelerinin de, Allah'ın dilemesi ve bildirmesiyle bu bilgiye sahip olması mümkündür. Nitekim Kuran'da Allah'ın vahyetmesiyle elçilerin gaybdan yana bazı bilgilere sahip oldukları bildirilmektedir. Bu ayetin devamında geçen ". açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma" ifadesi ise, Kuran'a uygun tartışmaya işaret etmektedir. Müminler, bir konu üzerinde tartışırken Kuran'a uygun delil getirmeye önem vermelidirler. Dini inkar edenler tam tersi bir tutum içindedirler. Onların tek amacı tartışma çıkarmak, bu vesileyle dine ve inananlara karşı düşmanca tavırlarını ortaya koymaktır. Nitekim Allah Kuran'da bazı insanların "yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye" (Zuhruf Suresi, 58) inkarcı örnekler verdiklerine dikkat çekmektedir. Yukarıdaki ayetin sonunda geçen "onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma" şeklindeki ifade ise, iman edenlerin vahiyle bildirilenlerin dışında hiçbir bilgiye rağbet etmemeleri gerektiğini ifade etmektedir. Çünkü gaybı bilen Allah'tır. İnsanların kendi bilgilerine, zanlarına ve yorumlarına dayanarak ortaya attıkları yanlış rivayetlerin müminler nezdinde hiçbir kıymeti yoktur. Dolayısıyla kaynağı belli olmayan, ağızdan ağıza dolaşarak gelen, kulaktan dolma aktarılan, uydurma rivayetlere, haberlere önem vermek bu ayetle yasaklanmaktadır. Ashab-ı kehf'in mağarada kalış süresi Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar. De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz." (Kehf Suresi, 25-26) Bu ayetlerde Ashab-ı Kehf'in mağarada uyku halinde üç yüz yıl kaldıkları bildirilmektedir. Uyanmalarına yakın bir zamanda bu süre uzatılmış ve üç yüz yılın üzerine dokuz yıl daha eklenmiş olabilir. Böylece onlar mağarada üç yüz dokuz yıl kalmış olabilirler.
__________________ | |
| | | | Kehf suresi | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|